2 Aralık 2015 Çarşamba

Hemoroid ,gastrit,mide tembelliği ve kabızlık Tedavisinde Zeytin çekirdeği



Yaşanmış bir hatıra:
"Hemeroid ameliyatı için gün almış ameliyat gününü beklerken o günlerin çabuk geçmesi ve bir an önce çektiğim acılardan kurtulmak için günün her saatini dua ederek geçiriyordum.

Midemde gasrtrit, bağırsak tembelliğine bağlı kabızlık ve buna bağlı olarakta hemeroid vardı ve bunlar çok ilerlemiş bir durumda idi...

Her ne yersem yiyeyim boğazıma kadar bir yanma ve çok şiddetli sancılar çekiyordum...

Bir gün arkadaşlarımdan birisi ile kahvaltıda buluştuk ve o iştahla çeşitli yiyecekleri yerken ben çay içerek her zaman olduğu gibi kahvaltıyı geçiştirmeye çalışıyordum...

Bu durumu görünce neden yemediğimi sordu bende ona detayları ile çektiğim sıkıntıları anlatınca bana zeytin çekirdeklerini çıkarmayıp yutmamı söyledi, önce şaka yaptığını sandım ama onun çekirdeklerin hiç birini çıkarmayıp yuttuğunu görünce inandım.

Bende kahvaltıya başlayıp çekirdekleri yutmaya başladım.

Çok ilginçtir yıllardır sabah kahvaltılarını çay içerek geçiştirdiğim halde boğazıma kadar yanmalar hissetmeme rağmen o gün midemde yanma olmadı kahvaltıdan yaklaşık yarım saat kadar sonra midemden saf zeytinyağı kokusu geldiğini hissettim..

Arkadaşıma midede çekirdeğin erimeyeceğini zaten rahatsız olduğumu söylediğimde bana mide özsuyunun zeytin çekirdeğini çok kısa bir sürede parçalayarak saf zeytinyağına ve şifalı yağlara ulaşıldığını geriye kalan posanın ise bağırsakları onarararak rahatlattığını dolayısı ile kabızlığın ve hemeroidinde tedavi olduğunu yanı sıra damar sertliğinden hazımsızlığa kadar bir çok derde şifa olduğunu söyledi..

İlk önce bütün bunların hayal olduğunu düşünmeme rağmen bu konuda şifa bulmak için katlandığım eziyetleri hatırlayınca bunun çok dah a kolay olduğunu düşünerek çekirdekleri yutmaya devama ettim ...

ilk 15 günde midemdeki yanmalar ve gastritin yumuşadığını ve yok olduğunu,hemeroidimin verdiği ızdırapların son bulduğunu gördüm. Her geçen gün onlarca zeytin çekirdeğini yutarak sağlığıma biraz daha kavuştum. Bu arada ameliyatımı iptal ettim ve halen bu mucizevi ve hiç bir yan etkisi olmayan ilacı yutmaya devam ediyorum. 3 aylık bir sürenin sonunda cildimdeki matlığın yerini bir parlaklık ve bütün ızdıraplarımın yerini bir mutluluk aldı.

Yaklaşık 6 seneden beri etrafımda bu dertlerden muzdarip olan onlarca kişiye tavsiye ettim ve hiç firesiz hepside şifa buldu, inanın benim 5 ve 11 yaşlarında iki oğlum var onlar bile yutarlar yedikleri zeytinlerin çekirdeğini.

Arkadaşlar sonsuz şifa kaynağı bir ilaç hiç bir yan etkisi yok ben yıllardır taştan sert şeyleri bile eritiyorum ve hiç bir sıkıntım kalmadı inanın migren ağrılarında bile çok mükemmel sonuçlar veriyor.
Yapmanız gereken şey yediğiniz tüm zeytinlerin çekirdeklerini yutmak sayı sınırı yoktur.
Yalnız zeytin meyvesini çiğneyip çekirdeğini yutun zira meyveyi olduğu gibi yutarsanız mide zeytinin dışındaki ince zarı eritemiyor ve olduğu gibi dışarı atmaya çalışıyor."

*
Zeytin çekirdeğinin yutulması günümüz insanları arasında yeni duyulan bir şey olmasına rağmen eskilerin birçoğunun yaptığı bir uygulamadır. Yani olumlu etki ve tesirleri senelerdir hatta asırlardır bilinmektedir.
1985′li yıllarda başlayan araştırmalar bugüne kadar devam ettirilmektedir. Yaklaşık 25 sene süren neticede karşılaşılan hadiseler hayret vericidir. Bu neticelere bin kişi değil belki yüz binlerce insan tarafından karşılaşılmıştır demek daha doğrudur:

Midesinde yanma olan herkes zeytin çekirdeğini yuttuktan sonra rahatladığını ifade etmiştir.

Zeytin çekirdeğini yutan kimseler sindirim yolu rahatsızlıklarının bittiğini(kabızlık gibi) ifade etmişlerdir.

Zeytin çekirdeği yutan kişilerde basur problemiyle karşılaşılmamış, hatta basuru olup ta yutanlar iyileştiklerini ifade etmişlerdir.

Zeytin çekirdeğini senelerdir yuttuğunu bildiğimiz insanlarda kanser hadisesine nadiren rastlanılmıştır.

Son günlerde gelen yoğun telefon trafiğinden dahi birkaç gündür zeytin çekirdeklerini yutmaya başlayıp ta yukarıdaki benzeri rahatlamaları hissettiklerini söyleyen onlarca insan vardır.

Erdemir can




Zeytin Çekirdeğinin Faydaları - Zeytin Çekirdeği Yutmak


Aşağıda okuyacağınız makale Bulgar ve ABD li bilim adamlarının yaptıkları çalışmalar temel alınarak hazırlanmıştır. Bu araştırmaların hepsinde zeytin çekirdeğinin boğaz boşluğundan mideye inene kadar eridiği gerek denekler üzerinde yapılan çalışmalar gerekse cihazlarla tespit edilmiştir.

Otorite olarak kabul edilen uzmanlar en gelişmiş şartlarda dahi bir ilaç yapsa bu ilacı insanlar üzerinde test etmeden, senelerce hatta birkaç nesil gözlemlemeden neticesi net olarak şudur diyebilmek imkânsızdır.

Zeytin çekirdeğinin yutulması günümüz insanları arasında yeni duyulan bir şey olmasına rağmen eskilerin birçoğunun yaptığı bir uygulamadır. Yani olumlu etki ve tesirleri senelerdir hatta asırlardır bilinmektedir.
1985 li yıllarda başlayan araştırmalar bugüne kadar devam ettirilmektedir. Yaklaşık 25 sene süren neticede karşılaşılan hadiseler hayret vericidir. Bu neticelere bin kişi değil belki yüz binlerce insan tarafından karşılaşılmıştır demek daha doğrudur:

Midesinde yanma olan herkes zeytin çekirdeğini yuttuktan sonra rahatladığını ifade etmiştir.

Zeytin çekirdeğini yutan kimseler sindirim yolu rahatsızlıklarının bittiğini(kabızlık gibi) ifade etmişlerdir.

Zeytin çekirdeği yutan kişilerde basur problemiyle karşılaşılmamış, hatta basuru olup ta yutanlar iyileştiklerini ifade etmişlerdir.

Zeytin çekirdeğini senelerdir yuttuğunu bildiğimiz insanlarda kanser hadisesine nadiren rastlanılmıştır.


Son günlerde gelen yoğun telefon trafiğinden dahi birkaç gündür zeytin çekirdeklerini yutmaya başlayıp ta yukarıdaki benzeri rahatlamaları hissettiklerini söyleyen onlarca insan vardır.


Tavsiyemiz bizzat kendinizin denemesidir. Günde yediğiniz 5–6 tane zeytin çekirdeğini yutun ve kararı kendiniz verin. Ne biz nede bir başkası değil bizatihi kendi vücudunuz buna karar versin. Faydasını görürseniz lütfen çevrenizdekilerle de, evinizdeki küçük çocuklarda dâhil olmak üzere, buuygulamayı yapın.

Bizim elde ettiğimiz verilere göre aklımızın almayacağı kadar şifalı bir doğal uygulamadır. Yapmanın zarar değil fayda verdiğine inanıyor ve çevremize şiddetle tavsiye ediyoruz.


Zeytinyağı asırlardır en iyi, en mükemmel yağ olarak bilinen gıda maddesidir. Hatta reklâmlar da bile mucize olarak lanse edilir.

Yemeklik zeytinyağı normal şartlar altında muhafaza edilirse bozulmadan yenilebilecek evsafta asırlarca kalabilen yegâne yağdır. Nitekim arkeolojik kazılarda 3 bin, 5 bin yıl önce olduğu tahmin edilen mezarların yanında bozulmamış evsafta zeytinyağı da bulunabilmektedir. Zeytinyağında +10 derecelerde donmayı temin eden de bu maddelerdir.Yani evinize satın alacağınız zeytinyağının buzdolabında donabilen olmasına dikkat ediniz.


Zeytinyağından sabun yaparsanız yağlı ciltlerde yağ dengesini, kuru ciltlerde ise yağlandırma özelliği temin eden bir hususiyet olduğunu tespit edersiniz. Yağ içerisinde antioksidan (bozulmadan kalabilme), sabun içerisinde re-oily (geri yağlandırıcı) olarak tabir ettiğimiz özellikleri sağlayan bu madde veya maddelerin ne olduğu bugün dahi bilinememektedir. Bu maddelerin ne olduğunun bilinmesi belki de çok uzun yıllar sağlıklı bir şekilde yaşamanın da ipuçları olabilecektir.


Zeytinyağını diğerlerinden farklı kılan bu madde veya maddeler en yoğun halleri ile zeytin çekirdeğinin içerisindedir. Herhangi bir zeytin çekirdeğinin her iki ucunu hafifçe törpülerseniz çekirdeğin içinin oyuk olduğunu ve içerisinde pıhtılaşmış veya çok koyu kıvamlı bir yağ olduğunu görürsünüz. Bahse konu olan maddelerin burada ki konsantrasyonu %80 lere varan miktarlardadır. Zeytin çekirdeği muhteviyatında ki bu faydayı elde etmek için ise zeytin çekirdeklerini atmayıp yutmak gerekir.


En gelişmiş cihazlarla yapılan araştırmalar zeytin çekirdeğinin boğaz boşluğundan geçip mideye ulaştığı anda eridiğini tespit etmiştir. Hazmı en kolay olan yiyecek maddesi zeytin çekirdeğidir. Bu uygulamanın insan vücuduna faidelerinin ise:


1-ülser gastrit gibi mide problemlerini bitirdiği;
2-bağırsak ve sindirim yollarını düzenlediği;
3-Basur ve prostatı engellediği;

4-İç organlarda oluşabilecek kanserojen hücre riskini binde birlere indirgediği.Lütfen yediğimiz tüm zeytin çekirdeklerini atmayıp yutalım.

ÖNEMLİ NOT: Zeytin çekirdeklerinin ögütülmesine ihtiyaç yoktur.Faydasını görenler küçük çekirdekli siyah olanı yuttular.Deneyen arkadaşlar lütfen yorum yazsınlar.



Kaynaklar:Derleyen By Eyyupk

22 Eylül 2015 Salı

Kullanıcıların Bakış Açısıyla İlaç Takip Sistemi

Çıraklı, Ü., Tekin, R. N., Erdoğdu, S. & Malhan, S. (2014). Kullanıcıların Bakış Açısıyla İlaç Takip Sistemi. N. Sarp & A. Ç. Yiğit (Ed.) İçinde, 8. Sağlık ve Hastane İdaresi Bildiri Kitabı (ss. 1295-1306), Lefke-Güzelyurt, KKTC, e-ISBN : 978-605-63539-2-5. 






ÖZET
İlaca erişim önemli olduğu kadar, ilaçların hastalara güvenilir bir biçimde sunulması da önemlidir. Türkiye’de geliştirilen İlaç Takip Sistemi (İTS), ilaçların her bir biriminin izlenmesi için kurulan bir altyapıyı tanımlamaktadır ve dünyada ilk defa Türkiye’de başarıyla uygulanan ve benzeri olmayan yenilikçi bir sistemdir. İlaç takip sitemi hastaların ilaca güvenle erişiminin sağlanması için her ilacın konumunu takip etmek üzere tasarlanmıştır. İlaçların takibi ve izlenebilirliği ile birlikte ayrıca, sahte ve kaçak ilacın, yasadışı ilaç satışının önüne geçilmesi, kupür sahteciliğinin ortadan kaldırılması, akılcı ilaç kullanımı süreçlerinin desteklenmesi ve piyasa kontrolü için ilaçlar hakkında veri sağlanması hedeflenmiştir. İTS’nin kullanılmaya başlandığı Temmuz 2009 tarihi itibariyle kullanıcılar tarafından sistemle ilgili çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Bu görüşlerde sistemin yararları yanında eksiklikleri olduğu, bu eksikliklerin sıkıntılı durumlara neden olabileceği de öne sürülmüştür. Bu çalışmanın amacı da İTS’nin direkt kullanıcıları olan eczacılarla yüz yüze görüşmeler yapılarak sistemle ilgili görüşlerinin alınması ve sistemin sağladığı yararların, sistemde var olduğu düşünülen eksikliklerin ortaya konulmasıdır. Bu amaçla Ankara ili Sıhhiye bölgesinde faaliyet gösteren 40 eczacıya literatür taraması sonucu hazırlanan anket uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, katılımcıların büyük çoğunluğu İTS’nin belirlenen amaçlara ulaşmaya katkı sağlayacak düzeyde bir sistem olduğunu belirtmişler ancak bunun yanında sistemin daha güvenilir hale getirilmesi gerektiğini de ifade etmişlerdir. Ayrıca, katılımcıların % 65’i ise Türkiye’de geliştirilen ilaç takip sisteminin tüm dünyaya örnek olabilecek bir sistem olduğunu düşündüklerini ifade etmişlerdir.


Anahtar Kelimeler: ilaç, sahte ilaç, ilaç takip sistemi

THE PHARMACEUTICAL TRACK & TRACE SYSTEM FROM THE PERSPECTIVE OF USERS

ABSTRACT
Providing the drugs to patients reliably is also important as well as access to the drugs.  The Pharmaceutical Track & Trace System developed in the Turkey defines an infrastructure established to track every unit of the pharmaceuticals, and it is a unique and innovative system successfully implemented for the first time in the Turkey. This system is designed to track and trace the position of every drug in order to provide patients' safe access to the drugs. In addition to tracking and tracebility, it was also targeted to prevent the sales of counterfeit and illegal drugs, to eliminate denomination fraud, to support the rational drug using processes, and to provide data about the drugs for market control. Various opinions have been raised by users since the system was introduced in July 2009. It has been suggested that beside the benefits the system has deficiencies and the deficiencies may cause troublesome situtions. The aim of this study was to get opinions of the pharmacists about the system through face to face interviews and to demonstrate benefits and deficiencies of the system. For this purpose, a questionnaire prepared after literature review was applied to 40 pharmacists operating in Sıhhiye district of Ankara. According to the results, the majority of participants stated that the Pharmaceutical Track & Trace System is a system that will contribute to achieving its the predetermined objectives. But they also stated that the system should be made more reliable. Also 65% of respondents expressed that they think the pharmaceutical track & trace system developed in Turkey is a system which could be an example to the whole World.


Key Words: drug, counterfeit drug, the pharmaceutical track & trace system

18 Eylül 2015 Cuma

Önemsiz görülen 5 hayati bilgi





Brokoli

Başınız ağrıdığında sıkıca bir bantla bağlayınca rahatlıyorsanız, ağrınızın sebebi strestir. Strese bağlı baş ağrılarına karşı ton balığı, yumurta ve brokoli tüketin…



Biber

Biberin acılığını anlamak için sap kısmına bakmanız yeterli…Biberin sap kısmındaki yıldızın köşeleri 5′in üzerindeyse biber oldukça acı demektir!



Soğuk Su

Sıcağa bağlı baş ağrısı sorununuz varsa, duştan çıkmadan önce ayaklarınızı soğuk suyla yıkamayı deneyin…




Soğan

Soğan doğrarken gözlerinizin daha az yaşarması için, soğanları buzdolabında muhafaza edin…




Ada Çayı

Aşırı terlemekten şikayetçiyseniz günde bir kaç fincan ada çayı tüketin…

15 Eylül 2015 Salı

İktisat Teorisi ve Ekonometri Işığında Sağlık Hizmetleri Piyasasında Rekabet ve Kalite

Evecit, E. ve Çıraklı, Ü. (2013). İktisat Teorisi ve Ekonometri Işığında Sağlık Hizmetleri Piyasasında Rekabet ve Kalite. Ş. Aslan, D. Akarçay ve Z. Yaman içinde, 7. Ulusal Sağlık ve Hastane İdaresi Kongresi Bildiri Kitabı (ss. 139-151). Konya: Eğitim Yayınevi.
ÖZET
Çalışmanın amacı, sağlık hizmetleri piyasasında rekabetin doğasıyla ilgili temel konuları tanımlamak, rekabetin toplumsal refah ve kalite üzerindeki etkilerini ortaya koymak ve rekabetle ilgili teorik ve ampirik literatürü incelemektir. Bu amaçla, günümüzde sağlık hizmetleri piyasasında var olan rekabet ve kaliteyle ilgili teorik ve ampirik çalışmalar ele alınmış ve çalışmalarda ulaşılan bulgular değerlendirilmiştir.
Çalışma sonucuna göre, rekabetin toplumsal refah üzerindeki etkisi tam olarak ortaya konulamamasına rağmen fiyatın sabit olduğu sağlık hizmetleri piyasasında teori, rekabetin kaliteyi artırdığı ve toplumsal refaha katkı sağladığı yönündedir. Fiyat ve kalitenin hastaneler tarafından belirlenmesi durumunda rekabetin pozitif ve normatif etkileri açık değildir.

Anahtar Kelimeler:Rekabet, Kalite, Sağlık Hizmetleri Piyasası
COMPETITION AND QUALITY IN HEALTHCARE MARKET RELATED TO ECONOMIC THEORY AND ECONOMETRICS
ABSTRACT
The goal of this paper is to identify key issues concerning the nature of competition in health care markets and its impacts on quality and social welfare and to identify pertinent findings from the theoretical and empirical literature on this topic. The theoretical literature in economics on competition and quality and the empirical findings on competition and quality in health care markets are surveyed and their findings assessed. Although it is not possible to reveal the impacts off competition on social welfare, theory is clear that competition increases quality and improves and contributes to social welfare in health care markets with fixed prices. When firms set price and quality, both the positive and normative impacts of competition are ambiguous.

Key Words: Competition, Quality, Healthcare Services


Makaleyi İndirmek İçin Tıklayınız


9 Eylül 2015 Çarşamba

Soğan Tek başına bir ecza dolabı

Kulağınıza soğanı sokarsanız ne olur? İşte etkisi!
Pek çok gıdanın mucize denilebilecek etkileri olabilir fakat soğanın yeni keşfedilen özellikleri onu bambaşka bir yere konumlandırıyor!



Kokusu olsun, kesildiği zaman gözleri yaşartıyor oluşu olsun kimilerinin soğanla yıldızı bir türlü barışmaz. Ancak soğan sandığınızdan çok daha özel bir gıda olabilir. Tek başına bir ecza dolabı desek yanlış olmaz! Şimdi önyargılarınızı bir kenara bırakın ve soğanın gizemlerine kendinizi hazırlayın. Bir sepet soğanla üstesinden gelemeyeceğiniz rahatsızlık yok, nasıl mı? İşte size soğanla hayatta kalmanın 10 yolu!



1. Öksürüğe son Bir türlü kesilmeyen öksürükleriniz mi var? Eczaneden aldığınız şuruplar bir işe yaramıyor mu? İhtiyacınız olan şey soğan suyu! Evet belki nefesiniz pek hoş kokmayacak ama sakızla, diş macunuyla o kokuyu bastırabilirseniz soğan suyu öksürüğünüzü kısa sürede bünyenizden söküp atacaktır!


2. Düşmeyen ateşe birebir Ateşiniz düşmüyor ve o zalım fitil tedavisine karşı direniyor musunuz? O zaman yapmanız gereken şey soğanla ateşinizi söndürmek. Korkmayın soğanı fitil niyeyine kullanmayacaksınız, çorabınızın içine ayak tabanınızla temas edecek şekilde koyacağınız soğan dilimleri mucizevi şekilde ateşinizi düşürecek!



3. Nezleyi unutun Nezleniz bir türlü geçmiyor mu? Kendinize bir soğan partisi vermenizin zamanı gelmiş demektir. Çayınızın içinde bir adet dilimlenmiş soğanı kaynatıp için, yanında da tuzlu soğan halkaları yiyin. Vurun kafayı yatın, uyandığınızda kesinlikle daha iyi hissedeceksiniz.


4. Kulak uğultusuna, çınlamasına, ağrımasına son! Kulak vücut için kritik bir organ. Neredeyse bütün dengemizi sağlayan bir organ. Ona bir zarar geldiğinde sıkıntı büyük oluyor. Kulakta yaşanan uğultu, çınlama ve ağrı gibi durumların acısını yaşayan bilir. Böyle bir durumda yapımlası gereken, soğanın cücüğünü ikiye bölüp kulaklara tıpa gibi koymaktır. Birkaç saat içerisinde soğan sıkıntı neyse inanılmaz şekilde tedavi edecektir!


5. Psikolojik destek Bilinen bir gerçektir insanların belirli aralıklarla ağlaması gerekir. Bu hem göz sağlığı, hem de duygusal birikimlerin dışarıya atılması için gereklidir. Hatta olur olmadık saçma zamanlarda yok yere ağladığınızı görüp şaşırabilirsiniz. Bunların hepsi birikimden... Soğan kesildiği zaman ağlatıcı özelliğiyle kendinizi kötü hissettiğiniz zamanlarda sizi ağlatarak rahatlatır. Dalga geçmiyoruz, tavsiye edilen bir deşarj yöntemidir.



6. Deriye yama olarak soğan Bazı bitkilerin insan vücudundaki yaralanmaları çok hızlı bir şekilde tedavi ettiği bilinen bir gerçek. Bunlar arasında Aloe Vera en etkili olanların başında geliyor. Ancak her evde, her markette Aloe Vera bulmak mümkün değil ve Aloe Vera çok da ucuz bir bitki değil. Fakat bu bitkinin muadili, hali hazırda evinizde duruyor olabilir! Soğanın iç çeperindeki zarlar Aloe Vera ile hemen hemen aynı özelliğe sahip! Yaralanmalarınızda, yanıtlarınızda bu zarları ayıklayıp hemen sıkıntılı noktanın üstüne koyun ve mucizeye şahit olun!


7. Cerrahi müdahelelerde soğan İlginçtir soğan sadece gündelik yaralanmalarda değil, çok daha problemli yaralanmalarda hatta cerrahi operasyonlardan sonra kalan izlerin toparlanmasında da büyük bir alternatif tedavi konumunda. Yaralardan kalan izlerin kaybolmasını hızlandıran bir etkiye sahip olan soğanın bu konuda sihirli özelliklere sahip.


8. Enfeksiyona karşı soğan! Vücudunuzdaki bir yara enfeksiyon kaptıysa, hastaneye ulaşmadan önce sizi kurtaracak bir şeylere ihtiyacınız varsa bir miktar destekle soğan size bir ilaç olabilir. Bir dilim ekmeğin üstüne sütü kaynatıp dökün, üstüne bir soğan rendeleyin ve enfeksiyonlu yaranın üstüne bastırın. 2 saat kadar bu karışımın enfeksiyonlu alanla temasını kesmeyin. 2 saat sonra enfeksiyonu bu karışımla beraber vücudunuzdan çekebilirsiniz.

9. Güneş yanıklarına birebir soğan Güneş yanıklarına genelde ülkemizde yoğurt sürerek çare buluyoruz. Ancak asıl tedavi soğanda. Yanıklarınızın üstüne soğan dilimleri koyun ve yanığın soğanın suyunu çektiğinden emin olun. Bunun üstüne bir yumurtanın akını sürerek tedavinizi sağlayabilirsiniz.



10. Arı ve sinek sokmalarında soğan Ülkemize arı soktuğu zaman üstüne tezek sürmekten tükürmeye kadar pek çok çılgın tedavi yöntemi önerilir ancak asıl tedavi yine soğanda. Üstelik sadece arı değil, sivrisinek sokmalarında da bir hayli etkili bir yöntem. Hayır soğanı sürmeyeceksiniz. Evinizde yaz günleri sağda solda soğan kesip koyun bir kenarlara. Arılar ve sivrisinekler soğanın olduğu yerlere yaklaşmazlar. Arı sokmasına daha arı sokmadan savunmanızı almış olursunuz!

25 Haziran 2015 Perşembe

Gözlükleri Çıkartma Zamanı Geldi (alıntı)



   Gözlük takan insanlar gözlüklerinden basit egzersizler yaparak kurtulma imkanı varmış.
   Gözlükle gördüğü gibi görebilir hatta daha da iyi görebilirmiş.
Bu bir gerçektir, bu mümkündür. (Zdanova Vladimira Georgivecha)
   Miyopluk, sağduyu, astigmatizma, şaşılık, ilk aşamalarında glokom ve katarakt gibi göz hastalıklar Profesör Jdanov’un yöntemi ile tedavi edilebilir.
Profesör Jdanov’un yöntemi Beits ve Shichko yönteminden ve kendi araştırmalarından oluşturulmuştur.
   Bunun gibi yötemler varsa neden heryerde kullanılmıyor diye sorabilirsiniz.
Sebepler çok, ama en önemlisinden biri ;
PARA:
Göz kliniklerinin geliri çok fazla. Görmenizin kötüleşmesini ilerleten gözlüklerin satış noktalarının gelirleri inanılmaz fazladır.

NOT: Aşağıda Jdanovun hastalarına uyguladığı birkaç egzersiz bilgilerinize sunulmuştur. Rusçadan çevirildiği için gramer hataları olabilir:)

1. Ellerinizi birlikte katlayın. Sanki kuşlara su vermek istiyorsunuz. Parmaklarınızı sıkı tutunuz, hayal ettiğiniz su parmak arasınan kaçmasın.Ama fazla da derin olmamalıdır. Neredeyse düz eller.
Şimdi, avuçlarınız kendinize doğru çevirin, bir elinizin parmaklarının ucunu diğer elinizin parmakların ucunun üzerine koyunuz. ”çatı” oluşturunuz.
Dirseklerinizin arası geniş olmalıdır.
Şimdi bu avuç tasarımı gözlük yerine gözlerinize giydiriyorsunuz. Parmaklarınızın çarpışan yeri alnınızın merkezinde yerleşip, burnunuz avuçlar arasındaki pembemsilerinizin arasında kalmalıdır. Gözleriniz ise avuç çukurlarının tam merkezine denk gelsin.
Hadi hepiniz gözlerinize giydirin. Gözlüklerinizi çıkartmanız lazım. Gözlük üzerine değil, gözlerinizin üzerine giyilmesi gerekir.
Tamam. Hepimiz avuçlarımızı gözlerimizin üzerinde tutuyoruz.
Burnunuz avuçlarınızın arasında çıkmasına dikkat ediniz. Belki bazılarınız avuçlarınızı alnınızda biraz yukarı, bazılarınız aşağı getirmeniz gerekir. Gözlerinizin üzerinde avuçlarınızı kıpırdatınız,
ve burnunuzun avuçlar arasında olduğuna emin olunuz. Ve önemli olan, burnunuz nefes almaya devam etmelidir. Burnunuzu sıkıştırmaya gerek yoktur, yoksa morarır, kızarır. Burnunuz avuçlar arasındadır ve rahat bir şekilde nefes alıyor.
Şimdi hepiniz avuçlarınız altında gözlerinizi açınız ve avuçlarınızı yanaklarınıza basınız, burnunuza doğru, avuçlarınızı kıpırdatın, gözleriniz açık olsun, fakat ışık gözlerinize gelmemelidir. Burnunuz, yanaklarınız tarafında boşluk olmamalıdır.Avuçlarınız sıkı bir şekilde gözlerinizi kapatıyor, ama gözleriniz , avuç çukurlarına denk gelerek, rahat bir şekilde açılıp kapatılabiliyor, ondan dolayı ışık gözlerinize gelmiyor.
İşte bu egzersize ”Palming” denilir.
Bilimsel bakış açısından – bu ”göz biofarezidir”, kendi avuçlarınızın sıcaklığı ile gözlerin ısınması.
Avuçlarınız kaldırılıyor, gözler kapalıdır.
Şimdi ise bu egzersizin klasik yapılışını göstereceğim.
Avuçlarınızı ısınması için ovuşturunuz. Avuçlarınızı ”çatı” olarak katlayın. Gözlerinize giydirin. Gözlerinizi kapatın. Dirseklerinizi ise önünüzdeki sandalyenin arkasına koyun.
Önemli olan kafanız geriye doğru atılmasın, ve öne doğru da fazla eğilmesin.
İşte bu egzersize ”Palming” denir. Gözler kapalıdır. Bu dakikadan sonra sürekli, gazete okurken, televizyon seyrederken, bilgisayarda çalışırken, gözlerinizde yorgunkuk hissettiğiniz an – herşeyi bırakıp, avuçlarınızı ısınana kadar ovuşturup palming yapmanız gerekmektedir. 3 – 5 dakika.
5 dakika sonra, gözlerinizi açtığınızda, kendiniz şaşırırsınız – ne kadar dinlendiğini ve görmek işine devam etmeye hazır olduğunu hissedersiniz.
Avuçlarınızı hepiniz kaldırın. Kaldırın avuçlarınızı.

2.Ve şimdi size zayıf göz kasları için bir kaç egzersiz göstereceğim.
Dikkat, dikkat. Palming altında tüm gün oturabilirsiniz – zararlı değil, faydalı. Ne kadar fazla yaparsanız, o kadar iyi.
Ancak şimdi göstereceğim egzersizler fazla yapılmamalıdır.
Eğer çok fazla yaparsanız, gözleriniz ağrımaya başlar, bütün dünyaya küfür ederek, bir daha bu egzersizleri yapmazsınız.
Birinci kontrayendikasyon – eğer gözlerinize 6 ay önce ameliyat yapıdıysa. Yani, ameliyat yapıldıktan sonra yarım sene evvel bu egzersiz yapılmamalıdır. Herhangi bir göz ameliyatından sonra, gözleriniz iyileşinceye kadar, en az 6 ay beklemek lazım. Ondan sonra benim göstereceğim göz jimnastikleri yapabilirsiniz.
İkinci kontrayendikasyon – Retina dekolmanı olanlar için, şu egzersizi yapmak yasaktır, çünkü ilerlemesine sebep olabilir. Doktora gidip Retina dekolmanı tedavisi alındıktan sonra, yarım sene geçtikten sonra jimnastik yapılabilir.
Ama palming’in herzaman ve herkes tarafından yapılması faydalıdır
Bu jimnastik nasıl yapılır?
Gözlüksüz yapılır. Yüzünüz kıpırdamıyor.Sırf gözler çalışıyor. keskin göz haraketleri yapılmıyor.
Herkes gözlüklerini çıkarttı. Herkez benim tarafıma baktı ve hızlı hızlı gözlerini hafif kırpıştırdı. Kırpıştırdı -Kırpıştırdı -Kırpıştırdı – gözlerini kırpıştırdı – kırpıştırdı.Kelebeklerin kanatları gibi.
Bu arada, hızlı göz kırpıştırması göz kaslarını gevşetir.Ve halk arasında da söyleniyor: iyi görmüyorsan – gözlerini kırpıştır. İnsan gözlerini kırpıştıra kırpıştıra – gerçekten baya iyi görmeye başlar.
Şimdi, egzersiz. Herkez bana bakıyor, kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.
Birinci egzersiz.
Gözlerimizi yukarı kaldırıyoruz. Yukarı. Aşağı. Yukarı. Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.
İkinci egzersiz.
Gözleri sağa doğru haraket ettiriyoruz. Sola. sağa. Sola. Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.
Üçüncü egzersiz. ‘Çapraz”
Gözlerimizi sağ – yukarı kaldırıyoruz. Sonra sol-aşağı. Sağ – yukarı, sol-aşağı. Kırpıştırdık.
Geri çapraz. Sol – yukarı, sağ – aşağı. Sol – yukarı, sağ – aşağı. Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.
Gözlerimizle dikdörtgen çiziyoruz.
Gözlerimiz yukarı kaldırdık, yukarısını çiziyoruz, sonra yan tarafı, aşağı iniyoruz, alt kısmını çizdik ve yukarıya doğru gittik. Kırpıştırdık
Öbür taraftan dikdörtgen çiziyoruz. İlk yukarısını, yan tarafını, aşağı, alt kısmını ve yukarı. Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.
Beşinci egzersiz ”Kadran”
Kocaman saatı hayal edin. Gözler saat 12’ye bakıyor ve etrafında dönüyor. saat üç, altı, dokuz, on iki. Üç, altı, dokuz, on iki. Üç, altı, dokuz, on iki.Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık
Saat yönünün tersine doğru. On iki, dokuz, altı, üç. Dokuz, altı, üç, on iki. Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.
Ve altıncı egzersiz. ”Yılan”.
Gözler yan tarafa bakıyor, ve yılanı kuyruğundan itibaren çizmeye başlıyoruz. Yukarı-aşağı, yukarı-aşağı, yukarı-aşağı, yukarı. Ve yılanın kafasını, geri, aşağı, yukarı-aşağı, yukarı-aşağı, yukarı. Ve kuyruk.
Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.

3. Şimdi ise size çok önemli bir egzersiz göstereceğim. Eğzersiz ismi: ”Mum Üzerinde Göz Solarizasyonu
Bu egzersiz kitaplarda da tanımlanmış. Bu egzersiz güneş, lamba, herhangi bir ışık kaynağı kullanılarak yapılabilir. ”Mum Üzerinde Göz Solarizasyon’ egzersizi hakkında fikrinizin oluşması için size bu egzersizi göstereyim.
Hayal ediniz, sizin gözleriniz sürekli burun üzerinden bakıyor. Gözlüksüz. Gözlükler çıkartıldı. Gözlüksüzsünüz. Sizin gözleriniz sürekli burnunuz üzerinden bakıyor.
Hep beraber kafa – yüz- göz ve burnumuzu döndürüyoruz ve mumun sol duvarına bakıyoruz. Hepiniz kafa-yüz-gözünüzü döndürüp, burun üzerinden gözleriniz mumun sol duvarına bakıyor. Ve şimdi hızlıca kafa – yüz- göz ve burnunuzu sağ tarafa döndürüyoruz. Sola döndürdük, sağa döndürdük.Sola döndürdük, sağa döndürdük.
Muma hiç dikkat vermiyoruz. Sol duvara baktığımız zaman, karanlıkta, mumun sağ taraftaymış gibi hisseteceğiz. Sonra vjık – mum göz önünden üçarak geçti. Ve şimdi artık biz burnumuzla, gözlerimizle sağ duvara bakıyoruz, ışığı ise sol taraftan hissederiz.Sonra vjık – yine mum göz önünden üçarak geçti. Böylece buraya – oraya mum göz önünde uçurak geçiyor. Muma hiç dikkat verilmiyor.
Tekrar hep birlikte kırpıştırdık, kırpıştırdık. Benimle beraber hepiniz kafa-gözlerinizi sağa döndürün, sola, sağa, sola, sağa, sola, sağa, sola, sağa, sola, sağa, sola ve sağa.
Ve şimdi, ben ışıkları söndürünce, tam bu egzersizden karanlıkta egzersize başlayacağız. Tamam, hepimiz etrafa bakıyoruz, bana, ve tabi ki daha da kötü görebiliyoruz.Hepimiz muma baktık.Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık. Hadi Mum üzerinde gözlerimize solarizasyon yapalım.
Hepimizin kafa- yüz- gözler sola dönüyor, sonra kafa- yüz- gözler sağa dönüyor.Sola dönüyor, sağa , sola, sağa,sola, sağa,sola ve sağa.
Sola, sağa, sola, sağa, sola, sağa, sola, sağa. Sola, sağa, sola, sağa, sola, sağa, sola ve sağa,

  Ve şimdi hepimiz ellerimizi ısınana kadar ovuşlayalım ve palming yapalım. Ellerimiz ovuşlanarak ısındı, avuçlarımız ”çatı” olarak katlandı. Gözlerimize giydirildi. Dirseklerimiz önünüzdeki sandalyenin arkasına koyuldu. Sakiniz, rahatız, hepimiz kendimize uygun pozisyonda oturuyoruz, ve palmingimize başlıyoruz. Gözlerimizin kaslarının gevşetilmesinden başlıyoruz. Bizim gözlerimiz iyidir, bizim gözlerimiz dinleniyorlar, hergün egzersizleri yapacağız – ve gün gittikçe gözlerimiz iyi ve daha da iyi görecektir.Gözlerimizn kasları gevşiyor.

  Ve şimdi Miyoplar lateral (çapraz) göz kaslarının gevşediğini, gözlerinin tekrar top halinde, yuvarlak olduğunu, yine uzakları güzel görebileceklerini hayal ediyorlar. Gözlük kullanmadan.
Hipermetroplar ise boyuna göz kaslarının (longitudinal muscles of the eye) gevşediğini, ve gözlerimizin kolayca öne doğru gerdiğini ve yakından mukkemel görmeye başladığını hayal ediyorlar.
Gözlük kullanmadan.

  Gözlerimizin retinası gevşer, ışığa duyarlı hücreler gevşer, Retinayı kan ile besleyen damarcıklar gevşiyor. Optik sinir hücreleri gevşiyor, beyindeki görsel analiz hücreleri gevşiyor. Tüm optik sistemimiz gevşemiş durumda.

   Şimdi ise hepimizin gözlerimiz kapalı, avuçlarımız burnumuz üzerinde, herkez rahat pozisyonda oturutyor. Dirseklerimiz önümüzdeki sandalyenin üzerinde, veyahut gögsümüze bastırılmış veya dizlerimizin üzerindedir. Palmingimize devam ediyoruz.
Haydi şimdi palming altında jimnastiğimizi de yapalım.
Herkes palming altındadır, avuçlarımızın altında gözlerimiz açık,Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdı. Gözlerimizi yukarıya kaldırdık, yukarı, aşağı, yukarı, aşağı. Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.
Gözleri sağa doğru haraket ettiriyoruz. Sola. sağa. sola.sağa, sola. Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.
Çapraz.Gözlerimizi sağ – yukarı kaldırıyoruz.

 Sonra sol-aşağı. Sağ – yukarı, sol-aşağı. Sağ – yukarı, sol-aşağı.Sağ – yukarı, sol-aşağı.Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık. Geri çapraz. Sol – yukarı, sağ – aşağı. Sol – yukarı, sağ – aşağı. Sol – yukarı, sağ – aşağı. Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.

  Dikdörtgen çiziyoruz.Gözlerimiz yukarı kaldırdık, yukarısını çiziyoruz, sonra yan tarafı, aşağı iniyoruz, alt kısmını çizdik ve yukarıya doğru gittik. Yukarı kısmını, aşağı, alt kısmını, yukarı.Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.
Öbür taraftan dikdörtgen çiziyoruz. İlk yukarısını, yan tarafını, aşağı, alt kısmını ve yukarı. Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık. Yukarı kısmını, aşağı, alt kısmını, yukarı.Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.

  ‘Kadran’.Kocaman saatı hayal ettik. Gözler saat 12’ye bakıyor ve etrafında dönüyor. saat üç, altı, dokuz, on iki. Üç, altı, dokuz, on iki. Üç, altı, dokuz, on iki.Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.
Saat yönünün tersine doğru. On iki, dokuz, altı, üç, on iki. Dokuz, altı, üç, on iki. Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.
Ve sonunda, ‘Yılancık”.Gözler yan tarafa bakıyor, ve yılanı kuyruğundan başlayıp çizmeye başlıyoruz. Yukarı-aşağı, yukarı-aşağı, yukarı-aşağı, yukarı. Ve kafasını, geri, yukarı, aşağı, yukarı-aşağı, yukarı-aşağı, yukarı. Ve kuyruk.Kırpıştırdık – kırpıştırdık -kırpıştırdık.
Ve şimdi herkes gözlerini kapattı, herkesin gözleri kapalıdır, avuçlar burun üzerindedir, herkes uygun pozisyonda oturuyorlar ve palming’e devam ediyorlar.Gözlerimizin kaslarını gevşetmeye devam ediyoruz.

  Daha da güzel ve hızlı bir şekilde gözlerimizin kaslarını gevşetebilmemiz için, Beits palming altında yapılacak çok önemli bir egzersiz tasavvur etmiş. Bu eğzersizi de ”HOŞ ANILAR’ olarak adlandırmış.

  Palming yaptığınız her an, güzel, hoş, iyi şeyleri düşünmek gerekir. Keyifli görüşmeleri, keyifli yolculuğu, güzel bir tatili. Hoş anılar insanın psikolojisini, kaslarını, yüz kaslarını ve göz kaslarını gevşetir.

  Gevşeme ise Beits’in metodunun temelidir. Gevşeme. Ondan sonra zayıflamış göz kaslarının eğitimi başlatılması gerekiyor.
Demek, herkes uygun pozisyonda oturuyor, herkesin gözleri kapalıdır, güzel, hoş, iyi şeyleri düşünuyorlar.
Şimdi herkez palmingden nasıl çıkacağını öğreniyor. Herkesin gözleri kapalıdır. Avuçlar burun üzerindedir. Herkes dik oturuyor.
Şimdi herkez palmingden nasıl çıkacağını öğreniyor. Herkesin gözleri kapalıdır. Avuçlar burun üzerindedir. Herkes dik oturuyor.
Herkes gözlerini sıkıca yumuyor, bırakıyor,sıkıca yumuyor, bırakıyor,sıkıca yumuyor, bırakıyor. Herkesin gözleri kapalıdır. Avuçlarınızı yüzünüzden kaldırıyorsunuz.
Herkes kafasını kapalı gözleri ile sallıyor. Yukarı – Aşağı – evet,evet,evet,evet,evet, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır,evet,evet,evet,evet,evet.

  Kan akımı restore ettik, çok uygun pozisyon değildi.
Şimdi herkes çocuklar gibi gözlerini ovalıyor. Derin nefes alıyor, oh çekiyor ve gözlerini hızlı hızlı kırpıştırarak açıyor.
Kırpıştırıyoruz – kırpıştırıyoruz – kırpıştırıyoruz – kırpıştırıyoruz – kırpıştırıyoruz ve birbirimize baktık. Etrafa bakıyoruz. Bana bakıyorsunuz.
Dikkat ediniz, egzersizlerden sonra karanlıkta vizyonunuz bilenmiş. Herkes beni görebiliyor mu?
Eğzersizlerin yardımı ile biz göz retinamızın çubuk şekillerini oksijen, faydalı besin ile besledik.
Çubuk şekilliler karanlıkta görmek için görevlidir.
Ve şimdi tekrardan avuçlarımızı ovuşturalım, ellerimizi ‘çatı’ olarak katladık ve palming yaptık. Gözleri kapattık, Dirseklerinizi ise önünüzdeki sandalyenin arkasına koyun, uygun pozisyonda oturun, sakinleşin, rahat olun, palminge devam ediyoruz. Göz kaslarını gevşetmeye devam ediyoruz.
Her an, palming yaptığınızda, dikkat ediniz – ilk anda gözlerinize kalıntı ışık görüntüler görünecektir. Bir buçuk dakika televizyon, mum, lamba, cam parçası, herhangi bir duman, bulut görünebilir.
Bu ne anlama geliyor? Optik sisteminiz aşırı derecede ikaz edilmiş. Işık gözlerinize gelmiyor ki. Ama biz sanki birşey görüyormuş gibi hissediyoruz. Bu kalıntı ışık görüntüleri kaldırmak için, Beits palming altında yapılacak çok önemli egzersiz tasavvur etmiş. Bu egzersizi de ”SİYAHI HAYAL ETMEK” olarak adlandırmış.
Böylece, palming yaptığınız her an, tiyatrodaki siyah kadife perdeyi hayal etmeniz gerekiyor, o simsiyah ve kocamandır. Ve şimdi ışıklar sönüyor, ve bu perde daha da siyahlaşıyor.
Ya da siyah murrekebi ile aydınlık olan yerlerinin üzerini boyadığınızı hayal ediniz.

   Palming altında yapılan ikinci önemli egzersiz ‘Hoş anıllar”
Her zaman palming yaparken güzel, hoş şeyleri düşünmek gerekiyor.

   Ve şimdi hoş, güzel şeyleri düşündük. Herkesin gözleri kapalıdır, avuçları burun üzerindedir. Herkesin gözleri kapalıdır, avuçları burun üzerindedir. Herkesin gözleri kapalıdır, avuçları burun üzerindedir.

  Biz ışıkları açıyoruz. Açın ışıkları lütfen.

  Herkes dik oturdu. Avuçlarımızın altında gözlerinizi hafifçe yumunuz, bırakınız, yumunuz, bırakınız, yumunuz, bırakınız.
Herkesin gözleri kapalıdır, avuçlar yüzünüzden kaldırıldı. Herkes kapalı gözleri ile kafaları sallıyor: yukarı – aşağı, evet,evet, evet,evet, hayır, hayır,hayır, hayır,hayır,evet,evet, evet,evet,.
Kafanızı haraket ettirdik, Kan akımı restore ettik.
Şimdi hepimiz çocuklar gibi yumruğumuzla gözlerimizi ovuşturduk. Derin nefes aldık, oh çektik.
Lütfen Dikkat – renkler daha canlandı. Fark ettiniz mi? Eğzersizlerin yardımı ile biz göz retinamızın koni şekillerini oksijen, faydalı besin ile besledik.

   Koni şekilliler renkli ve ayrıntılı görmede görevlidir.
Şimdi ise kerkes gözleri kırpıştırdı -kırpıştırdı- kırpıştırdı. Harf tablosuna baktınız, kırpıştırdık -kırpıştırdık – kırpıştırdık.
Tüm miyoplardan bir kolay egzersiz yapmasını rica edeceğim: hafifce göz kapakları kapatıyoruz, ve çinlerin gibi gözlerimizi çekiyoruz. Ve tabloya ‘çin’ gözleri ile bakıyoruz.

  Bazılar 1 satır, bazılarınız iki satır görebilir. Etkisi çok kolaydır: miyopların gözleri ileri gerilmiştir. Biz göz kapaklarını kapatarak çektiğimizde , gözümüzü sıkıştırıyoruz, biz onu daha da yuvarlak yapıyoruz ve hakikaten görme keskinliği hızla artar. Keskin şekilde artar.
  Ve şimdi uzak mesafe görmek için gözlük takan arkadaşları, gözlüklerini takmasını rica ederim. Uzak mesafe gözlüklerinizi burnunuza taktınız. Tabloya baktınız, kırpıştırdınız, tabloya baktınız, kırpıştırdınız – kırpıştırdınız- kırpıştırdınız- kırpıştırdınız.
Dikkat, dikkat, dikkat! Eğer siz akıllı insanlardansanız, doktorunuz önermiş gözlük numarasından biraz düşük numarasını giyiyorsanız, siz taktığınız gözlüklerle egzersizlerden sonra daha da güzel görmeye başlıyorsunuz.
  Eğer doktorun önerdiği numaralı gözlüğü takıyorsanız, gözlerinizin acıdığını hissedersiniz. Yani gözünüzde gereksiz bir şey olduğu belli olur.

RusçadanÇeviren:Nazar Bugubay’ın Eşi Gündüz Hanım

19 Haziran 2015 Cuma

Ramazanda Tok Tutan Sağlıklı Beslenme Tarifi




Daha kolay bir oruç için sahurda ne yemeliyiz.Oruç tutanların yaptıkları beslenme hataları nelerdir.Ramazan'da tok tutan sağlıklı beslenme tarifi nedir.
Ramazan ayında uzun süreli açlık,su tüketiminin gözden kaçması,gereksiz besin kısıtlamaları veya tam tersi fazla beslenme en fazla yapılan yanlış arasındadır.Besin alımının azalması ile birlikte vücut daha yavaş çalışır ve bununla birlikte

17 Haziran 2015 Çarşamba

Ramazan'da Acıktırmayan Gıdalar




Ramazan boyunca acıkmadan rahat oruç tutabilmek için protein deposu yiyecekler yenmelidir.Sahurda neler yemeli hangi besinleri tüketmeliyiz sorusunun cevabını bu yazımızda bulabilirsiniz.Daha az acıkarak oruç tutabilmek için beslenme önerileri.



Meyve:Sahurda bolca meyve tüketin Yapılan araştırmalar sonucunda yapısında triptofan aminoasidi fazla olan besinlerin iştahı azalttığı

15 Haziran 2015 Pazartesi

Ramazanda Sağlıklı Yaşam




Protein içeriği fazla gıdalar,midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktirdikleri için tercih edilmelidir.Sahur önemlidir,çünkü tüm gün boyunca sahurda yenen yemekler kullanılır. Araştırmalara göre özellikle kalp ve damar hastalığı olanların doktora danışmadan oruç tutmamaları gerektiğinin altını çiziyor.Kalp hastalarının oruç tutarken nelere dikkat etmeli ve oruç tutarken kalp sağlığı

Kontakt Lens Kullanımının Püf Noktaları


Eskiden beri insanoğlu gözün kırma kusurlarıyla mücadele ediyor. Şişe dibi gibi gözlükler, cerrahiler, lazerler... Gözlük kullanımının yerini günümüzde %90 oranında kontakt lensler almış durumda. Büyük rahatlık, konfor evet ama dikkatli kullanılmazsa enfeksiyon ve sonrasında körlüğe kadar gidebilecek lensleri en uygun şekilde kullanmanın püf noktaları neler?

Kontakt lensler geçen seneden itibaren artık uzman hekim reçetesiyle satılmaya başlandı. Bu da bilinçsiz ve hatalı kullanımın önüne geçen en önemli devrimlerden biri oldu şüphesiz.

-Lensler her gece, hatta akşam eve geldiğiniz andan itibaren gözden çıkarılmalı, oksijen geçirgenliği en yüksek olan lenslerle bile uyunmamalıdır. Geceleri gözlerimiz kapalı olduğundan gözler yeterince hava alamaz ve lenslerin de kurutucu özelliği olduğundan, ilerleyen dönemlerde göz kuruluğu ve ülserasyonlar gelişebilir. Korneanın dolaşımı bozulur.

-Lensler mutlaka özel solüsyonlarında dezenfekte edilmelidir. Çeşme suyu ve diğer sıvılar asla kullanılmamalıdır.

-Lens çıkarıp takarken tırnaklar mutlaka kısa ve eller temiz olmalıdır. Aksi takdirde lenslerinize kendi ellerinizle mikrop bulaştırabilir veya yüzeyine zarar verebilirsiniz.

-Makyaj yapmadan önce, gözler temizken lensler takılmalıdır. 

-Göz makyajı, lensler çıkarıldıktan sonra silinmelidir. Çıkarılma imkanı elde yoksa, asla pamukla ovuşturarak makyaj çıkarılmamalı, mümkünse bebe şampuanı ile gözler yıkanmalıdır. Bu işlem, kirpik dibi enfeksiyonlarının da önüne geçer.

-Lensler asla ağzı açık kutuda bırakılmamalıdır, kuruyup kullanılmaz hale gelmesine yol açar.

-Eğer doktor muayenesinde ortaya çıkan bir göz kuruluğu sorunu varsa, tedavi edilmeden lens kullanılmamalıdır. Zaten lens kendi kendine sağlıklı gözü bile kurutabilen bir materyaldir.

-Banyo yapmadan önce lensler çıkarılmalıdır. Böylece lenslere çeşme suyu, şampuan, sabun değmesi engellenir.

-Lensleri ilk kullanmaya başlayınca, takıp çıkarirken baş dönmeleri, mide bulantıları, ışığa hassasiyet gibi durumlar olabilir. Gözler de vücut dengesinin bir komponenti olduğundan bunlar normaldir. Panik yapılmamalı, zamanla alışılacağı unutulmamalıdır.

-Allerji, uyuşmazlık gibi sorunlar olmadıkça lenslerin ve solüsyonunun markası doktor denetimi olmadan asla değiştirilmemelidir.

-Gözlerde lens olsa dahi gün içinde numaralı gözlükler, seyahat boyu solüsyon ve lens kabı taşınmalıdır. Lensleriniz gözlerinizi rahatsız ettiğinde gözleri yıkamak, ovuşturmak, elleri gözün içine sokmak gibi davranışlarda bulunmamalı, hemen lensleri çıkarıp gözlüklerinizi takmalısınız.

-Lensleriniz gözlerinizi kurutuyorsa doktorunuza danışıp suni göz yaşı damlaları kullanabilirsiniz.

-Bitirdiğiniz lenslerin kutusunu asla atmayın. Yenisini alırken çaplarına bakmak için gerekli olacaktır.

-''Yanımda solüsyon yoktu, lensleri tükrükle temizleyip taktım.'' şeklindeki hurafelere asla inanmayın, bu yönteme başvurup gözlerini kaybeden insanlar bulunmaktadır.

-Bir paket kontakt lens, 1 ay dolduğunda gözünüzü rahatsız etmese bile çıkarılıp atılmalıdır, yeni paket açılmalıdır.

-Deniz ve havuza asla ama asla lenslerle girilmemelidir. Bu ortamlar kirli ve mikrop taşıyan yerlerdir, lens keratiti gelişme olasılığı yüksektir.


Unutmayın, göz bozukluğu insanın kendi kendine yarattığı bir durum olmadığı gibi, lens veya gözlük kullanmak asla bir kusur değildir.

Kontaks lens kullanımı ile ilgili tüm sorularınız için ''cerengumusel@hotmail.com'' adresine mail atabilirsiniz.


Sağlıklı sayfam güzel günler diler...

14 Haziran 2015 Pazar

Sağlıklı Bir Ramazan Geçirmek İçin Yapılması Gerekenler




Ramazan'da sağlık için alınması gereken önlemler.Ramazan'ın bu yıl sıcak ve uzun yaz aylarına denk gelmesiyle birlikte oruç tutanların sağlıklarına ekstra özen göstermesi gerekiyor.Oruç tutarken uzun süren açlığın etkisiyle sahur ve iftarda yanlış beslenme nedeniyle mide rahatsızlıkları da kaçınılmaz olabiliyor. Ancak tüketilen gıdaların seçimine ve miktarına özen göstererek Ramazan ayında

7 Haziran 2015 Pazar

Günlük Makyajım

Kozmetiğe doymayan, sürekli almayı çok seven biriyim fakat elimdeki bu ürün bolluğuna rağmen günlük makyajımda oldukça tutucuyum. Hastaneye giderken, dışarı çıkarken, dersaneye giderken vesaire asla suratıma hiçbir şey sürmeden çıkmam. Başkası için değil, kendimi iyi hissetmek içim makyaj yapıyorum. Her makyaj öncesi cildimi Darphin-Hydraskin Light ile nemlendirdiğimi, sonrasında da Make up Forever Step 1 Hydrating Makyaj Bazı'nı uyguladığımı da unutmayalım. Günlük makyajımda rutin olarak kullandığım ürünlere bir bakalım;


1-Shiseido BB krem: Yapısına, bitişine, cildi sağlıklı göstermesine has-ta-yım! 30 ml'lik küçücük bir tüpte satıldığı ve bayağı da pahalı olduğu için korka korka kullanıyorum ama buna rağmen de her gün kullanmaktan vazgeçemiyorum.  




2-Lancome Effacernes Longue Tenue Kapatıcı: Yine küçük ambalajlı ama minnacık miktarıyla tüm göz altlarımı silen bir ürün.










3-NARS reflecting Setting Powder: Sadece göz altı kapatıcımı sabitlediğim bu transparan pudra cilde çok güzel bir ışıltı veriyor, çizgilere dolmayı önlüyor.






4-The Balm Hot Mama Allık: Son 2 aydır kendisine bayağı taktığım bu allığa bayılıyorum. Cildimde rengini vermesi için bayağı miktar boca etmem gerekse de, çok kalıcı olmasa da içindeki altın yansımaları ve o sıcak şeftali tonunu çok seviyorum.







5-Urban Decay Primer Potion Far Bazı: Bendeki, kapatıcı renginde olan versiyonu. Far kullanmayacak bile olsam göz kapaklarımın rengini çok güzel eşitliyor. Hatta bazen kapatıcının altına bile kullanıyorum.






6-Wet n Wild Creme Brulee Krem Rengi Far: Bunu tüm göz kapağıma ve kaş kemiğime dağıtıyorum.  





7-Maybelline The Falsies Black Drama Maskara: Mor paketli, dantel desenli olanına hastayım. Kirpikleri kıvırıyor, uzatıyor, dolgunlaştırıyor daha ne olsun! Tek sıkıntısı çıkarması çoook zor.





                                             

8-Golden Rose Velvet Matte 12
 (Bazen Mac-Kinda Sexy)









Benim günlük makyajım bu şekilde. Renkli far, göz kalemi ve eyeliner uygulamasını daha özel günlerde ve acelem yoksa yapıyorum. Onun dışında göz makyajında bir maskara yeter de artar bile.

Tüm bu makyajı yapmam 10 dakikamı alıyor. Bu kadar ürünü görünce gözünüz korkmasın. ama çok çook acelem varsa kapatıcı, allık ve maskara sürüp çıkarım. Hayatımın joker makyaj malzemeleri bunlar. Spora gitmiyorsam veya ameliyata falan girmeyeceksen bu üçünü sürmeden, hayat memat meselesi bile olsa evden çıkmam.

Herkese sevgiler, sağlıklı günler dilerim...

5 Haziran 2015 Cuma

Adeta Bir Mucize: Sassy Su!

Merhaba. Uzuunca zamandır gerek yoğunluk gerekse yorgunluk sebebiyle blogu ihmal ettim. Umarım ben yokken vücudunuza iyi bakmışsınızdır.

Epey zaman önce keşfettiğim fakat ancak yeni yeni uygulamaya geçirebildiğim, son günlerde oldukça faydasını gördüğüm Sassy sudan bahsedeceğim size.


Sassy su ne mi? Buradan başlayalım...


Liz Vaccariello ve Cynthia Sass’in “Flat Belly Diet” (Düz Bir Karın İnce Bir Bel) kitabından türeyen bu tarif, su içemeyenler için daha lezzetli ve daha alkali bir su oluşturup vücudun asit yükünü hızlıca azaltmak amacını güdüyor.  İçtiğimiz suların pH'sı ortalama 7 civarında ve alkali su, bizim alıştığımız su lezzetinden biraz uzak olduğu için pek de işimize gelmiyor. He ben alırım karbonatımı, dökerim suyuma, alkalinin dibine vururum diyorsanız, eczanelerden ''İngiliz karbonatı'' adıyla satılan tozu 3-4 liraya alabilir ve 1 litreye bir çay kaşığının ucuyla dökerek içebilirsiniz. Fakat tadı çok kötü oluyor. 


Sassy su ise yine alkali bir su oluşturmak amaçlı ama işi daha eğlenceli ve görsel hale getirmeyi de geri plana atmayan bir yöntem.



Avantajları neler?

İçme suyunun kalorisi 0 iken, Sassy su'dan 500 ml tüketmek yaklaşık 50 kalori yaktırıyor.

5 bardak Sassy, 10 bardak içme suyu tüketmek gibi bir denklik oluşturuyor.
Cildi güzelleştiriyor, nem dengesini sağlıyor.
Kabızlık ve bilumum sindirim problemlerini en aza indirgiyor.
Bel çevresindeki yağlanmayı azaltıyor.
Vücuda protein, kafein, alkol gibi maddelerle yüklediğimiz asit yükünü temizliyor.
Antioksidan olduğu için hücreleri kanserojen etkilerden koruyor.
En güzeli de, başta bel çevresi olmak üzere zayıflamanıza büyük katkı sağlıyor.
Enerji veriyor.
Mineral ihtiyacının bir kısmını gideriyor.

Ve bunlar gibi sayabileceğim daha pek çok faydası var.


Nasıl hazırlıyoruz?


Malzemeler: 2 litre su

                   1 büyük salatalık
                   1 limon
                   Baş parmak büyüklüğünde 2 taze zencefil
                   12 taze nane yaprağı

Yapılışı: Tüm malzemeleri iyice yıkayın. Salatalık ve limonu dilimleyin, Suya ekleyin. Kabukla veya kabuksuz koymak size kalmış.Zencefilleri de soyduktan sonra ekleyin. En son da nane yapraklarını ilave edip üstün körü bir karıştırın. Tavsiyem akşamdan yapıp bekletmeniz ve sabah içmeniz, ama gün içinde yaparsanız da en az 8 saat bekletmeniz gerekiyor.

2 litrelik şişeniz yoksa, 1'er litrelik şişelere malzemeleri 2'ye bölüp hazırlayabilirsiniz.

8 saat geçtikten sonra malzemeleri süzüp suyunuzu içmeye başlayabilirsiniz. Tavsiye edilen günde en az 2 litre bu sudan tüketmek.


Ben yalnızca 3 gündür uyguluyorum ve kendimi daha dinamik, cildimi daha parlak, sindiriminin daha düzenli hale geldiğini gözlemledim. Yaz boyunca devam etmeyi düşünüyorum. Eğer evde uygularsanız sonuçları bana sosyal medyadan veya mail yoluyla yazmayı unutmayın, hep birlikte alkalileşelim! :)

1 Mayıs 2015 Cuma

Etik Liderlik Davranışlarının Örgütsel Adalet Üzerindeki Etkisi: Hastanede Bir Uygulama

Çıraklı, Ü., Uğurluoğlu, Ö. ve Şantaş, F. (2014). Etik Liderlik Davranışlarının Örgütsel Adalet Üzerindeki Etkisi: Hastanede Bir Uygulama. İşletme Bilimi Dergisi, 2(2):53-69.

ÖZET

Bu araştırmanın amacı yöneticilerin etik liderlik davranışlarının sağlık çalışanlarının örgütsel adalet algıları üzerindeki etkilerini ortaya koymaktır. Araştırmanın verileri Yozgat ilinde bulunan devlet hastanesinde çalışan 204 sağlık çalışanına uygulanan anket yoluyla toplanmıştır. Çalışmada etik liderlik davranışlarını ölçmek için, etik liderliği iklimsel, iletişimsel, davranışsal ve karar verme olmak üzere dört boyutta değerlendiren Etik Liderlik Ölçeği kullanılmış; örgütsel adalet algılamaları ise prosedürel, etkileşimsel ve dağıtımsal adalet boyutlarından oluşan Örgütsel Adalet Ölçeği ile değerlendirilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, etik liderlik boyutları örgütsel adaletin her üç boyutunu da etkilemektedir. Sonuçlar etik liderlik boyutlarının, prosedürel adalete ilişkin varyansın %47,7’sini, etkileşimsel adalete ilişkin varyansın %57,1’ini ve dağıtımsal adalete ilişkin varyansın %43’ünü açıkladığını göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Etik liderlik, örgütsel adalet, hastane, sağlık çalışanları                                
Abstract
The aim of this study is to reveal the effects of managers’ ethical leadership behaviors on the health personnel’s organizational justice perceptions. Data was gathered by a questionnaire applied to the 204 health personnel who work for a public hospital in the province of Yozgat. In the study, while the Ethical Leadership Questionnaire which evaluates the ethical leadership in four dimensions including climate, communicative, behavioral and decision making was used to measure the ethical leadership behavior; the perceptions of organizational justice were evaluated by Organizational Justice Scale consisting of procedural, interactional and distributive dimensions. According to the results of the study, the dimensions of the ethical leadership affect all three dimensions of the organizational justice. The results show that the dimensions of the ethical leadership explain 47.7% of the variance of the procedural justice, 57.1% of variance of the interactional justice and 43% of the variance of the distributive justice.

Key Words: Ethical leadership, organizational justice, hospital, health personnel.

28 Nisan 2015 Salı

Yemekten Sonra Şişkinlik Nedenleri




Sık sık ve fazla yemek yedikten sonra oluşan şişkinlik,içeriğinde gaz yapan gıdaları tüketmekten ve vücudun fazla su tutmasından oluşur.Her hangi bir durumda da yemekten sonra yaşanan şişkinlik rahatsız edici bir durumdur.


Ne tür gıdaların şişkinliğe yol açtığını bulabilmek için yediklerinizin bir listesini hazırlamak işinize yarayabilir.

Yemekten Sonra şişkinlik sadece yemeklerden sonra

17 Ocak 2015 Cumartesi

Soğuk Algınlığı İçin Kış Çayı Tarifi

Kış aylarının tam ortasındayız. Havalar bir ısınıyor, bir soğuyor. Ya yerlerde 2 metre kar görüyoruz, ya da güneş gözlükleriyle geziyoruz. Hava değişimlerinin soğuk algınlığına yakalanmak için çok elverişli olduğu su götürmez bir gerçek.

Öncelikle yapılan çok büyük bir yanlışa değinmek istiyorum. Halk arasında ''üşütmek'' olarak adlandırılan soğuk algınlığı, rhinovirus'un sebep olduğu bir hastalıktır, yani VİRALdir. Her soğuk algınlığı sırasında doktor kontrolü olmadan antibiyotik içmek kesinlikle yanlıştır. Soğuk algınlığının tedavisi bol su tüketmek ve istirahattir. Semptomları hafifiletmek için parasetamol/psödoefedrin gibi maddeler içeren grip ilaçları kullanılabilir. Eğer soğuk algınlığı 1 hafta içinde geçmemişse, viral hasarın üzerine sekonder bir bakteriyel enfeksiyon binmiş demektir ve o zaman antibiyotik endikasyonu doğar.

Bir diğer önemli nokta ise, antibiyotik kullanmaya başladıktan sonra 1-2 gün içerisinde iyileşme hissedip ilacı bırakmanın yanlış olduğudur. Antibiyotikler asla başlanılan kutu bitmeden kesilmemelidir, aksi takdirde bakteri direnci ve daha tehlikeli enfeksiyonlara yatkınlık gelişir.

12.01.15 itibarıyle eczanelerden antibiyotiklerin reçetesiz alınması yasaklandı, bu da doktor kontrolünde daha iyi bir tedavi için mantıklı bir adım oldu pek tabii.


Şimdi gelelim ev yapımı çay tarifimize;

1 adet portakal
1 adet elma
1 adet limon
1 adet greyfurt
Çubuk tarçın
1 tutam ıhlamur
1 çay kaşığı zencefil
1 tatlı kaşığı bal

Bir tencerenin içinde 1 litre su kaynatın ve altını kapatın.
Tüm meyveleri 4 dilime bölüp kabukları ile birlikte kaynar suyun içerisinde, mümkünse aktardan temin edeceğiniz ıhlamuru ve çubuk tarçını da ekleyip 20 dakika bekletin.
Kabukları ve tarçınları çıkarıp suyu süzün.
Biraz soğumaya bıraktıktan sonra bardağa servis yapın ve içerisine 1 tatlı kaşığı bal, 1 çay kaşığı da zencefil ekleyin.
Ve tamamen doğal malzemelerden yapılmış kış çayımız hazır! Bunu hem hastayken, hem de kış ayları boyunca hastalığa yakalanmamak için önleyici olarak her gün 1 bardak tüketebilirsiniz.

Afiyet olsun!

Sağlık Sayfam hastalıksız, sağlıklı, huzur dolu bir kış diler...